28 Temmuz Dünya Hepatit Günü

whdwhd2

-Nedir, amacı ve hedefleri nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bütün dünyayı etkileyen ciddi sağlık sorunları konusunda dikkati çekmek, farkındalık ve duyarlılık oluşturmak, korunma önlemlerinin alınmasını ve tedavi olanaklarını sağlamak amacıyla; KÜRESEL SAĞLIK SORUNU olarak kabul ettiği 4 hastalık için dünya çapında kampanyaların yapıldığı günler belirlemiştir. Bunlar;
24 Mart Dünya Tüberküloz Günü
25 Nisan Dünya Sıtma Günü
01 Aralık Dünya AIDS Günü
ve
28 Temmuz Dünya Hepatit Günü’ dür…

Neden 28 Temmuz?

28 Temmuz 1925 Baruch S. Blumberg’in doğum günüdür. Blumberg 1965 ve sonraki yıllarda hepatit B virusunun keşfi ve koruyucu aşı geliştirilmesinde (bunun için 1976 yılında Nobel Tıp Ödülünü almıştır) en çok katkısı olan bilim insanıdır. Bu sebeple doğum günü olan 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü seçilmiştir. Hepatit B yaygınlığı, siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi sonuçları ve yılda 1 milyona yakın insanın ölümüne sebep olması nedeni ile en önemli hepatit virusudur. Ancak bilindiği gibi insanda hastalık etkeni olan en az 5 ayrı hepatit virusu vardır. Bunlar keşfedilme sıralarına göre alfabenin harfleri ile isimlendirilmişlerdir; Hepatit A, hepatit B, hepatit C, hepatit D ve hepatit E virusları…

Hepatit Viruslarının Genel Özellikleri ve Yaptıkları Hastalık Tabloları Nelerdir?

Hepatit A ve hepatit E başlıca iyi temizlenmemiş gıdalar (özellikle çiğ yiyecekler, kabuklu deniz ürünleri vb) ve mikroplu su ile bulaşır ve salgınlar yapabilirler. Kronikleşmez (bu sebeple siroz ve karaciğer kanserine sebep olmazlar), çoğu kez kendiliğinden iyileşirler. Bu viruslar vücudumuzdan en çok dışkı ile, az miktarda da idrarla atılırlar. Bu sebeple insanların bireysel temizlik kurallarına uymaları (en azından tuvalet sonrası mutlaka ellerin sabunlu su ile yıkamaları) ve yiyeceklerin iyi temizlenmesi ve sağlıklı içme suyunun varlığı ile büyük oranda krounma sağlanmış olur. Hepatit A’nın etkili ve emniyetli bir aşısı vardır, ülkemizde uygulanmaktadır. Hepatit E için aşı geliştirilmiştir, klinik araştırmalar devam etmektedir ve yakın zamanda bütün dünyada kullanılabilmesi beklenmektedir.

Hepatit B virusu (HBV) ve ancak HBV infeksiyonu olanlarda hastalık sebebi olabilen hepatit D (Delta) virusu (HDV) ve hepatit C virusu(HCV); başlıca parenteral yolla (damar içi uyuşturucu kullanımı, her türlü injeksiyon, ameliyatlar, diş tedavileri, dövme ve “piercing” gibi işlemler), doğum sırasında anneden bebeğe bulaşma ve korunmasız ve riskli cinsel ilişkiler (erkek erkeğe seks, çok eşli cinsel yaşam vb) sonucu bulaşan viruslardır ve buna göre oluşan risk grupları söz konusudur (Tablo-1).

Tablo-1 HBV (+HDV) ve HCV İnfeksiyonları İçin Riskli Gruplar

  • Damar içi uyuşturucu maddeler kullananlar (ortak injektör kullanımı en önemli etken)
    • Alkolizm, kokain/esrar kullanımı vb.
  • 1992/1995 öncesi kan/kan ürünleri verilen ve/veya cerrahi girişim geçiren hastalar
  • Sağlık personeli/eğitimciler
  • Hemodiyaliz hastaları, hematoloji hastaları
  • İnfekte kişilerin aile üyeleri
  • Perinatal (anneden bebeğe doğumda) bulaş
  • Emniyetsiz ve çok eşli cinsel yaşam
  • Erkek homoseksüeller/seks işçileri
  • Dövme, “piercing”, vücutta yaralar açılması
  • Toplu yaşanılan yerlerde bulunmak (cezaevi, bakımevi, yurt gibi)

HBV ve HCV’nin Sebep Olduğu Hastalıklar ve Sorunun Boyutu Nedir?

HBV infeksiyonu sağlıklı bir erişkinde sıklıkla (>%95) kendiliğinden iyileşme ile sonuçlanır. Kronikleşme riski %1-3 arasıdır. Ancak yenidoğan bebeklerde %90, 7 yaş ve daha küçük çocuklarda ise %30-40 gibi çok yüksek oranlarda kronikleşme riski vardır. Kronikleşme 10-30 yıl arası uzun bir süreçte karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Dünyada sirozun ve karaciğer kanserinin en sık sebebi HBV veya HBV ile birlikte HDV infeksiyonudur. Yaklaşık yılda bir milyon insanın ölüm sebebidir. Yine en sık karaciğer nakli sebepleri arasında ilk veya ikinci sırada yer alır.
Akut B hepatiti seyrinde, nadir olarak (<%1) ağır, ciddi akkut hepatit ve buna bağlı karaciğer yetersizliği gelişir. Bu hastaların 2/3’ünde karaciğer nakli gerekebilir. Erkenden karaciğer nakli yapılan bir merkezin yoğun bakım ünitesine alınması veya sevkedilmesi gerekir.

Hepatit B İnfeksiyonunda Kronikleşme önlenebilir mi?
Evet kesinlikle önlenebilir. Bunun için yenidoğan ve çocukluk çağında etkili aşıların yapılması HBV infeksiyonunu, dolayısı ile kronikleşmeyi önler. Gebelikte rutin HBV taraması yapılması, HBsAg pozitif olan annelerin viral yükünün saptanması (HBV DNA IU/ml düzeyi) ve buna göre gerekirse gebeliğin son 1-3 ayında ağız yolu ile antiviral ilaç tedavisi ve doğumdan sonraki 12-24 saat içinde bebeğe hem HBIG (hepatit B immunglobulini) hem de HBV aşısının ilk dozunun (ikinci doz 1 ay, üçüncü doz 6ay sonra yapılır) yapılması en etkili korunmadır. İlköğretim çağında yapılan aşılama ile korunma zinciri tamamlanmış olur. 

Kronik HBV İnfeksiyonu Olanların Durumu Nedir? Tedavisi Mümkün müdür?
Halen dünyada HBV infeksiyonlu 350-400 milyon kişi vardır. Toplam 15-20 milyonunda HBV ile birlikte hepatit D infeksiyonu vardır ve daha ciddi hastalık sebebidir. Üstelik D hepatitinin etkili bir tedavisi de yoktur. Ülkemizin güneydoğu ve doğu bölgelerinde sıktır.

Bu 400 milyonluk HBV infeksiyonlu insanların yaklaşık %25’inde zamanla siroz ve karaciğer kanseri gibi hastalıklar gelişecektir. Bir kısmı karaciğer nakli olacak, geç kalanlar veya imkanı olmayanlar ise kaybedilecektir. HBV pozitif insanlardan inaktif infeksiyonlu (HBsAg pozitif, karaciğer normal) olanlar düzenli aralarla izlenirken, aktif hastalığı olanlar (HBsAg pozitif, HBV DNA yüksek düzeyde pozitif ve ALT yüksek) ağızdan alınan etkili ve güvenli antiviral ilaçlarla tedavi edilmelidir. Tedavinin amacı HBV virusunu baskılayarak veya az sayıda hastada da olsa tamamen negative hale getirerek siroz ve karaciğer kanseri gelişmesini önlemek, ilerlemiş siroz olanlarda da karaciğer hastalığının gerilemesini sağlamaktır. Karaciğer nakli olan hastalarda yeni karaciğerde HBV (ve varsa HDV) infeksiyonunun tekrarlaması bu ilaçlar ve kısa süreli HBIG uygulaması ile >%90 oranında önlenebilir. Siroz aşamasına gelmiş hastalarda antiviral tedavi başarılı olsa da (HBV DNA PCR kanda sürekli negative) karaciğer kanseri gelişmesi riski devam eder. Bu sebeple hastaların gerekli şekilde izlenmesi şarttır.

Hepatit C’de kronikleşme riski çok yüksektir. Çocuklar ve genç kadınlarda %40-50 olan kronikleşme riski, erişkin erkeklerde %80’e kadar çıkmaktadır. Kronikleşen hastaların %25’inde 20-30 yıllık bir süreçte siroz ve karaciğer kanseri gelişebilir. Kuzey Amerika, Japonya ve Batı Avrupa’da siroz ve karaciğer kanserinin en sık sebebi HCV’dir. Bu ülkelerde karaciğer naklinin de en sık nedenidir. Türkiye’de HBV’den sonar ikinci sıradaki siroz ve kanser sebebidir.

1990’lı yıllarda HCV için tanı ve tarama testlerinin (anti-HCV testi) kullanılmaya başlanması ile kan ve kan ürünlerinin titizlikle taranması, hastanelerde gerekli önlemlerin alınması HCV bulaşmasını çok büyük oranda azaltmıştır. Yine de tıbbi girişimler halen en önemli bulaşma aracıdır. Yüksek riskli gruplar varlığını devam ettirmektedir (Tablo-1).

Hepatit C tedavisi konusunda son 2 dekatta, özellikle son 5 yılda yaşanan olumlu gelişmeler başdöndürücü bir hızda ve çığır açıcı niteliktedir. Günde bir veya bir kaç tablet ile 4-12 hafta sürede HCV’den tamamen iyileşmek (kür sağlayıcı tedavi, HCV eredikasyonu), günümüzde sınırlı sayıda kişinin (ilaçlar çok pahalıdır), ancak önümüzdeki bir iki yıl içinde bütün HCV hastalarının rutin tedavisi haline gelecektir. Böylece dünya tıp tarihinde belki de ilk kez global sağlık sorunu olan bir kronik viral infeksiyonun tedavi ile eredikasyonu mümkün olacaktır.

Sorun Hepatit C’li hastaların %80’inde tanı konmamış olması ve tanı konulanların çok azının tedavi alıyor olmasıdır. İlaç fiyatlarının makul düzeylere inmesi acil ihtiyaçtır. Bu sağlanana kadar yeni ilaçlarla bir an önce tedavisi gereken hastalara Sosyal Güvenlik Kurumu bu imkanı sağlamalıdır. Hepatit C’ye bağlı siroz, ekstrahepatik hastalığı (lenfoma, vaskülit vb) olanlar, karaciğer nakli sonrası nüks ilerleyici hepatit C hastalığı gelişenler ilk sayılacak acil tedavi adaylarıdır. Yetkililerin bu konuda daha duyarlı olması gerekmektedir.

Prof.Dr.Yılmaz Çakaloğlu,
Türk Karaciğer Vakfı (TKCV) Başkanı
www.tkcv.org, ycoglu@gmail.com
Tel: 0542 891 0151, 0212 231 95 40, Fax: 0212 232 53 70 

Memorial Şişli Hastanesi
Gastroenteroloji-Hepatoloji Bölüm Başkanı
yilmaz.cakaloglu@memorial.com.tr
Tel: 0542 891 0151, 0212 314 6666 (4007), Fax: 0212 314 6615

Free Joomla templates by Ltheme